Su İçin pH’nın Önemi
pH suyun kimyasal bileşimini yansıtan en önemli parametredir. Akarsularda pH’nın bulunuşu ve yoğunluğu suyun akışına biyolojik olaylara ve kimyasal yapısına bağ-lıdır. Aynı zamanda suyun verimliliğini göstermesi açısın-dan da büyük önem taşımaktadır. Asit karakterdeki ( pH 5 civarı) suların verimliliğinin düşük, alkali karakterde-ki suların ise daha verimli olduğu bilinmektedir. Akıntı akarsuların kimyasal yapısını düzenleyici ve iyileştirici bir etkiye sahiptir. Akarsularda pH’nın, çözünmüş kar-bondioksit ile ters, bikarbonat ile doğru orantılı olarak değişim gösterdiği bilinmektedir. Mineral içeren kayalar bölgeden akan nehir sularının kimyasal içeriğini önemli ölçüde etkileyerek pH’nın değişmesine neden olur. Genel olarak doğal suların pH’sı 4 ile 9 arasında değişim gösterir. Yeraltı sularında pH’7 den düşük ve asidik özellikte olup, çözünmüş karbondioksit ile yapısındaki karbonat ve bikarbonat bileşiklerin arasındaki dengeye bağlı olarak değişim gösterir. Bu dengeyi sıcaklık ve basınç değişimlerinin etkilediği bilinmektedir. Kireçli kayaların bulunduğu bölge-lerde akan nehir sularının, magnezyum ve karbonat elementlerinin yoğunluğuna bağlı olarak sertlikle-rinde ve pH değerlerinde bir yükselme olduğu belirlenmiştir. Bunun yanında silisyumca zengin volkanik bölgelerde akan nehir suları ise yumuşak sular olup, pH’sı genellikle nötr veya daha düşük seviyededir.
Akarsuların eğimi fazla olan bölgelerde genellikle yüzey sularındaki pH’nın kısmen yüksek olduğu bilinmektedir. Bunun yanında eğimin azalarak akarsu yatağının genişlediği alt bölgelerde ise akarsuyun kıyı kesimlerinde sel sularının oluşturduğu materyalin (çamur, mil) etkisi ile pH’da bir düşmenin ve asidik bir özelliğinin oluştuğu belirlenmiştir. Nehir suların-da hızlı akıntının pH artışının geçicide olsa durdurucu bir etkisinin olduğu tespit edilmiştir. Akarsuların bağlı olduğu bataklık alanlar ve durgun bölgeler-de sıcaklığın arttığı yaz aylarında pH’nın asidik bir özellik gösterme eğilimi vardır. Kurak dönemlerde bataklık alanlar ile siyah suların oluşturduğu orman nehirlerinin pH’ sıyla asidik özellik gösterir
Sucul canlıların, bulundukları ortamın pH değişikliklerine göre farklı komüniteler oluşturdukları ve 5-9 arasındaki pH değerlerine optimum derecede uyum sağladıkları bilinmektedir. Sucul ortamlarda pH’nın 5’in altına düşmesinin; verimliliğin büyük oranda azalmasına, büyümenin durmasına ve has-talıklara karşı direncin azalmasına neden olduğu bilinmektedir. Akarsulardaki pH’nın gece ve gündüz dalgalanmaları sucul canlıların solunum ve fitoplank-tonların fotosentetik aktivitelerinden kaynaklandığı ve gece ile sabahın ilk saatlerinde öfatik zonda bir pH azalması görüldüğü belirtilmektedir. yükselir veya düşer ve daha alkali sular oluşur.
Göllerde pH 6-9 arasında değişir. Kireçli bölge-lerdeki göllerde çözünmüş karbonat pH’yı artırarak 9 dolayına çıkabilir. Hatta akıntısı olmayan göller-de buharlaşma alkali maddelerin birikmesine ne-den olduğundan pH 12’ye kadar çıkabilir. Diğer bazı durumlar, volkanik göllerde sülfürik asit gibi asitle-rin birikmesi sonucu görülen veya maden yatakları yakınlarındaki göllerde pH 1,7’ye kadar düşebilir. pH=4-6 arasında olan göller ova ve bataklıklarda yaygındır. Bu sularda serbest CO2 200 ppm’e kadar çıkabilir. pH düşük olduğundan, karbonat gibi, bağlı CO2’de az bulunur. Genellikle 9-10 ppm’den azdır. Bu karakterdeki göllere yumuşak sulu göl denir. Göl-lerin büyük çoğunluğunda pH nötre yakındır, bunlara orta sert göl denir. Bu tip göllerde serbest CO2 mik-tarı oldukça değişkendir. Atmosferdeki gazın kısmi basıncına göre doymuş durumdadır ve böyle göller-de bağlı CO2 30-35 ppm kadardır. Kolay eriyen mine-rallerin bulunduğu bölge gölleri sert sulu göllerdir. Buralarda büyük ölçüde bikarbonat çekildiği için CO2 negatif değerdedir. pH=8,5’e yakındır. Bağlı CO2 35-40 ppm’den 20 ppm’e ulaşır. Bu göllerde CaCO3 ve MgCO3 olarak dibe çöker. Karbonat yoğunluğu 8500 ppm’in üstüne çıkabilir.
3. pH’YI NELER ETKİLER?
3.1. pH ve Amonyak
Tatlı su akvaryumlarının pH değeri genelde 7,0–7,8 deniz akvaryumlarında ise 8,0-8,5 arasında de-ğişir. Suyun pH değeri yükseldikçe, sudaki amonyum (NH4) ve amonyak (NH3) ikilisinde amonyuma göre çok daha zehirli olan amonyağın payı yükselir. Su-daki amonyak konsantrasyonunun 0,01 mg/lt’nin üzerine çıkması, balıklar da dahil deniz canlıları için ölümcüldür. Diğer bir deyişle, amonyak birikimi, pH değeri yüksek tuzlu suda daha ciddiye alınması gereken bir tehdittir. Bu nedenle deniz akvaryum-larına, tatlı su akvaryumlarına göre daha az sayıda balık konulabilir. Tatlı su akvaryumları için önerilen ölçü 1 cm balık boyu başına 1 lt su iken, deniz ak-varyumları için 1 cm balık boyu başına 10 lt sudur. Akvaryumda yaşayan balık, bitki ve diğer canlıların organik atıklarının parçalanması sonucu amonyum (NH4) ve amonyak (NH3) oluşur. Amonyak amonyu-ma göre çok daha zehirlidir. Sudaki amonyak kon-santrasyonu 0,1 mg/lt’nin üzerine çıkarsa akvaryum canlıları için tehlike çanları çalmaya başlar. Suyun pH değeri yükseldikçe, yani su ve sıcaklık yüksel-dikçe amonyumun amonyağa göre oranı yükselir. Dolaysıyla akvaryumda pH ve sıcaklık yükseldikçe etkin bir biyolojik filtrasyon daha da önem kazanır. Örneğin pH derecesinin yüksek (yaklaşık 8,3) oldu-
ğu deniz akvaryumlarında, bir de deniz canlılarının tatlı su balıklarına kıyasla amonyağa karşı daha has-sas oldukları göz önüne alınırsa, amonyum/amonyak bileşiklerinin düşük konsantrasyonda tutulmasına daha fazla özen göstermek gerekir.
Aşağıda pH ve sıcaklığa bağlı olarak sudaki zehirli amonyağın, amonyum/amonyak toplamına oranı gö-rülmektedir (Çizelge 1).
Çizelge 1. pH ve sıcaklığa göre sudaki zehirli amonyağın, amonyum amonyak toplamındaki payı (%)
3.3. pH ve Nitrit-Nitrat
İkinci aşamada aerobik nitrosomonas bakterileri amonyum ve amonyağı nitrite (NO2) dönüştürürler. Üçüncü aşamada da yine oksijenli solunum yapan nitrobacter bakterileri nitriti nitrata (NO3) çevirirler. Fazla miktarları balık sağlığını ve gelişimini olumsuz etkilemekle birlikte, nitrat nitrite göre çok daha az zehirli bir bileşiktir. Ayrıca nitrat birçok akvaryum bitkisi tarafından besin maddesi olarak kullanılabi-lir. Yüksek nitrat konsantrasyonu balıklarda bağışık-lık sisteminin durmasına neden olabilir. Bu yüzden özellikle genç balıkların yetiştirildiği akvaryumlar-da nitrat konsantrasyonunu düşük tutmak için bit-ki, etkin anaerobik biyolojik filtrasyon ve düzenli su değişimleri önemlidir. Bazı biyolojik filtre malzeme-lerinin hem aerobik hem de anaerobik bakteri kolo-nilerini barındırabilme özellikleri vardır. Genelde fil-tre malzemeleri arasında su dolaşımının hızlı olduğu oksijence zengin bölgelerde aerobik, su dolaşımının yavaş olduğu oksijence fakir bölgelerde ise anaero-bik bakteriler kolonileşirler. Bu anaerobik bakteri grupları nitratı da parçalayarak çoğu uçup havaya karışan azot gazına dönüştürürler. Sudaki amonyak konsantrasyonu 0,1 mg/lt’yi aşarsa balıklarda olum-suz etkileri görülmeye başlanır. Nitrit konsantrasyo-nu 0,5 mg/lt’nin üzerine çıkarsa balıklar için zehir-lidir. Nitrat ise 25 mg/lt’yi aşmamalıdır.
3.4. pH ve Klor
Klorun kullanabilen oranı pH’a bağlıdır. pH yükse-lirken, klorun kullanılabilen hipoklorözasidinin oranı düşer ve düşük pH’larda yükselir. Yüksek pH’da ha-vuzdaki dezenfeksiyon yetmeyip, düşük pH’da klor çok çabuk tükenir. pH her zaman 7,0-7,6 arasında tutulduğunda klor çabuk bitmez ve çok kalır.
Çizelge 2. pH – klor ilişkisi
4. pH’NIN SU ÜRÜNLERİNE ETKİLERİ
4.1. Alkali pH Değerlerinin Etkileri
Çeşitli balık türlerinin alkali şartlara dayanıklılığı yaşla orantılı olarak artmaktadır. Farklı çözülmüş oksijen seviyelerinde yüksek pH değerlerinin etkisi üzerinde kesin veriler bulunmamaktadır. Genellikle pH 9,5’tan sonra balık ölümlerine rastlanmaktadır. Yumurta embriyo ve genç bireyler de alkali şartlar-dan etkilenmede daha hassastırlar. Bol güneş ışığı şiddeti, şiddetli fotosentetik aktivite, yüksek sıcak-lık ve yüksek bitki yoğunluğu bulunan göl ve akarsu-larda, kısa sürede suyun pH değerleri yüksek değer-lere ulaşabilir. Bunu genellikle geceleyin, özellikle sabaha doğru minimuma yaklaşan düşük pH değerle-ri takip eder. Bundan başka bu şartlar altındaki muh-temel faktörler sudaki çözülmüş gaz konsantrasyo-nunun atmosferik basınçtan yüksek olduğunda gaz kabarcıkları artmakta ve alg patlamaları sonucu yan ürünleri toksik etki gösterebilmektedir.
Doğal şartlar altında pH değerleri günün belirli saatlerinde önemli değişim gösterebilmektedir. De-rin göllerde yüksek pH değerleri sadece yüzey su-larıyla sınırlı olabileceğinden, balık daha düşük pH değerlerinin olduğu derin kısımlarda yaşamını sür-dürebilir.
Hidroksil iyonları toksit etki sonuçlarından birisi solungaç ve deri epitelini tahrip etmesidir. Dere alabalığında solungaç dokusunun yüksek pH değerlerinden etkilenen en duyarlı doku olduğu belirtilmektedir. pH 7,5’in üzerinde dere alabalığının kornea ve göz lensleri zarar görmektedir. Diğer toksik maddelerin toksiditesi üzerinde düşük pH değerlerinin etkisine benzer etkiler, alkali şartlarda da görülmektedir. Bilindiği gibi toksidite iyonizasyon derecesinden etkilenmektedir. Bu durum özellikle amonyak için önemlidir. Amonyağın toksiditesi artan pH’la artmaktadır. Genel olarak 10’un üzerindeki pH değerleri bütün türler için toksiktir, fakat salmono-idler ve bazı türler pH 9’dan da etkilenmektedir. pH su temininde kimyasal koagülasyon, dezenfeksiyon, su yumuşatma ve korozyonu önlemesinde çok büyük önem taşır. Endüstriyel ve evsel atık su arıtılmasında biyolojik yaşamı sağlamak üzere çok iyi bilinmeli ve kontrol edilmelidir. Yine atık su arıtılmasında kimya-sal pıhtılaştırma-yumaklaştırma, çamur koyultma, özel bazı kirleticilerin giderilmesi gibi işlemler de çok önemlidir.
4.1.1. Toplam alkaliniteyi ayarlamak
Toplam alkalinite suyun baz içeriğinin bir ölçüsü-dür. pH’a ilişkili olup pH’tan ayrı olarak ayarlanır. Bu alkalinite pH için önemli görev yapıp pH’ın dengeli olmasını sağlar. Toplam alkalinite aslında en önem-li havuz değerlerinden biridir. Toplam alkaliniteyi ayarlamadan pH’yı ayarlamak ve sabit tutmak zor olur, havuzu dengeye getirmek güçleşir. Havuzlarda alkalinite (karbonat alkalinite olarak) 80-120 mg/lt arası istenir. Hem düşük hem de yüksek seviyeler sorunlar yaratır.
4.1.2. Düşük toplam alkalinite
Düşük toplam alkalinite suyun aşındırıcı olmasına sebep olur. Havuzun sıvalı yüzeyleri erir ve lekele-nir, metal aksamları korozyona uğrar. Havuzun suyu-nun yeşermesine neden olur ve yüzücülerin gözleri yanar. pH’ı ayarlamak çok zor olup, rasgele bir aşağı bir yukarı çıkar.
4.1.3. Toplam Alkaliniteyi Yükseltmek
Sodyum bikarbonat pH’yı fazla etkilemeden top-lam alkaliniteyi yükseltir. pH yükseltici olarak bildi-ğimiz sodyum karbonat da toplam alkaliniteyi yük-seltir, fakat aynı zamanda da pH’ı aynı zamanda aşırı derecede yükseltir ve toplam alkaliniteyi ayarlamak için uygun değildir. Sodyum bikarbonat kontrollü olarak havuza ilave edilir; 100 m3 suya en fazla 4 günde 2 kg ilave edilir. Her ilaveden önce, toplam alkalinite ölçülüp sodyum bikarbonat havuza atılır.
4.1.4. Yüksek toplam alkalinite
Yüksek toplam alkalinite suyun kireçlenmesine sebep olur. pH sürekli yukarıya çıkar ve devamlı ola-rak pH düşürücü ihtiyacı duyulur. Klor etkisini kay-beder, su bulanıklaşır. Toplam alkalinitenin yüksek olması genellikle doldurma suyundan kaynaklanır; o yüzden sık sık kontrol edilip düzeltilmesi gerekir.
4.1.5. Toplam alkaliniteyi düşürmek
“Asit şok” uygulamalar ile toplam alkalinite dü-şürülebilir. Pompa kapalı iken yavaşça ve havuzun en derin noktasına pH düşürücü ilave edilir. Yarım saat kadar bekletildikten sonra pompa tekrar çeliş-tirilir. Aynı zamanda pH’ı düşürdüğü için, pH 7,0’nin altına düştüğünde bu işlem tekrar edilemez. Yüksek toplam alkalinite pH’ı yükselttiği için her pH düşürü-cü ilavesinde yukarıda belirtilen yöntem ile yapılırsa toplam alkalinite kontrol altında tutulup tekrar yük-selmesine engel olunur.
4.2. Asidik pH Değerlerinin Etkileri
Bir suyun asiditesi, istenilen bir pH’ya düşürmek için kuvvetli bir bazla reaksiyon veren kantitatif ka-pasitesidir. Ölçüm değerleri, tayinde kullanılan pH dönüm noktasına bağlı olarak değişebilir. Asidite su-yun bir agregat özelliğidir. Örneğin, kimyasal birle-şimi bilindiğinde belirli bir madde terimi şeklinde ifade edilebilir. Kuvvetli asitler, karbonik ve asetik asit gibi zayıf asitler ve demir veya alüminyum sül-fat gibi hidrolizlenen tuzlar, tayin metoduna göre asidite ölçümünde göz önüne alınır. Asitler koroz-yona neden olabilir. Kimyasal reaksiyon hızlarını et-kiler, biyolojik işlemleri etkiler ve su kaynaklarının kalitesinde bir değişimin göstergesidir. Doğal suların pH’sı genellikle 6-9 arasındadır. Organik asitlerin ba-zıları 4,3’ten aşağı değerler alabilmesine rağmen bu pH’dan düşük değerler genellikle mineral asitliğin göstergesidir. Suyun geldiği, geçtiği ortamlara göre pH’sı da değişebilir. Mesela bataklık veya bitki ör-tüsünün yoğun olduğu yerlerde pH asidik, kalkerli bölgelerde ise bazik olabilir. pH 4-10 değerleri ara-sında balık bulunmasına rağmen uygun aralık 5-9 ve maksimum üretim için pH değerleri 6,5 ve 8,5 ara-sında olmaktadır. Bu değerler genel anlamda kabul edilmektedir. Bununla beraber pH değerleri balık üzerindeki etkisi, arazi yapısı, balık populasyonu, kimyasal besleyicilerin eksikliği, ağır metallerin bu-lunması gibi birçok faktörle bağlantılıdır. Aynı şekil-de alkali sularda görülen balık ölümleri, hidroksit iyonları konsantrasyonundan ziyade diğer faktörleri-ne bakılmaksızın verilen bir kirletici veya etken için tek bir su kalitesi kriterinin verilmeyeceği oldukça açıktır. Suyun kimyasal bileşiklerinde ve değişik balık türlerinin duyarlılığındaki farklar herhangi bir etkenin potansiyel etkisini azaltabilir.
Bikarbonat alkaliliği içeren sulara asidik suların boşaltılması sonucu, pH değerleri normal seviyeye düşmese bile balıklar için toksik olabilen serbest CO2 açığa çıkabilir. Gökkuşağı alabalığı için karbon-dioksit seviyesi 100 mg/lt’dir. Düşük kalsiyum kon-santrasyonlarında balıklara asidik pH’nın toksidite-si yükselmektedir. Aynı şekilde daha önce yapılmış olan çalışmalara göre; asidik pH değerlerinin toksik etkisi düşük sodyum ve klor iyonlarında artmakta-dır. Balığın büyüklüğünün artmasıyla pH’a olan du-yarlılığının azalmadığı fakat genç bireylerin asidik pH’lara daha duyarlı olduğu bulunmuştur. Aynı za-manda düşük pH değerleri de balık yumurtalarını öldürmektedir. Asidik sularda solunum güçleştiğinde dere alabalığın solungaçlarında mukus birikmesinin maksimum olduğu görülmüştür. Asidik suların diğer etkileri kanın asidikleşmesi, osmos düzenleme veya ayarlamasının bozulmasıyla (Ca, Na eksikliği) hücre-lerin geçirgenliğin artması şeklindedir. Ayrıca asidik sularda balıkların bakterilere ve hastalıklara kar-şı direncinin azaldığı görülmektedir. Asidik sularda balığın büyüme hızının alkali şartlar altındakinden daha az olduğu bilinmektedir. Doğal asidik suların fakir üretkenliğindeki başlıca faktör yüzey akışların-dan ekosisteme giren çözünmüş mineral besinlerin konsantrasyonunun düşüklüğüdür. Suyun veya havuz tabanının pH değerlerinin oldukça düşük olduğu ha-vuzlara kireç (CaCO3) ilave etmek kültür balıkçılığın-da geleneksel bir uygulamadır.
5. HAVUZLARDA pH KONTROLÜ VE ÖLÇÜMÜ
Havuz suyu dengesinin en önemli faktörlerinden biri pH’dır. pH 7,0’da su nötr olup, altında asit ve üstünde baz olduğunu gösterir. Gözlerimizin pH’ı 7,2-7,4 arasında olup, havuz için uygun olan değer bu değerdir. Klorun kullanılabilme oranı pH’a bağlı olduğu için, yüksek pH’larda klorun aktif oranı çok düşüktür ve düşük pH’larda klorun aktif oranı yük-seldiği için klor çabuk uçar ve tükenir. Havuzlar için ideal değer 7,0-7,6 arasındadır. Ölçme sıklığı top-lam alkalinite ve havuzun dengesine bağlıdır. Eğer toplam alkalinite istenilen değerde ise ve pH pek değişmezse, özel havuzlar için haftada iki kez ölç-mek yeterlidir.
5.1 Düşük pH
pH düşük olduğunda;
a)\tKlor çabuk tükenir,
b)\tSıvalı yüzeyler erir,
c)\tSülfatlar oluşup lekeler meydana gelir,
d)\tGözler ve burunlar yanar,
e)\tCilt kurur ve kaşınır,
5.2. Yüksek pH
pH yükseldiğinde;
a) Klor etkisiz kalır ve havuz suyu bozulur,
b) Kireç oluşur ve kum filtreleri tıkanabilir,
c) Su koyulaşır, bulanır ve parlaklığını kaybeder,
d) Gözler ve burunlar yanar,
e) Cilt kurur ve kaşınır,
5.3. pH’ı Yükseltmek veya Düşürmek Genellikle güneşe maruz kalan kapalı bir sistemin suyunun pH’ı yükselme eğilimi gösterir ve doğada pH 8,5 da dengelenir. Havuzda pH’a; çevre koşulla-rı, havuzun kullanımı, doldurma suyu ve kullanılan kimyasalların (klor, yosun, ilaçlar vs.) etkileri vardır.
Havuzlar için ideal değer 7,0-7,6 arasıdır.
pH’ı düşürmek için asit kullanılır.
a) Hidroklorik asit – sıvı
b) Sodyum bisülfat – toz
Toplam alkalinite normal ise, asitler suyla karıştırılarak havuza ilave edilir. Pompa çalışırken pH dü-şürücü ilavesi yapılır. Temiz kova yarı yarıya havuz suya ile doldurulup gerektiği kadar kimyasal ilave edilir. Karıştırdıktan sonra yavaşça havuzun her ta-rafına dökülür. pH çok yüksek ise birden yüklü mik-tarda asit ilave edilmez; bir kısmı ilave edildikten sonra 4 saat bekleyip bir kez daha ilave edilir. Asit suya ilave edilir, asla su aside ilave edilmez. pH’ı yükseltmek için bir baz ya da alkali ilave edilir. Baş-lıca pH yükselticiler şunlardır;
Sodyum karbonat – toz
Sodyum hidroksit – toz
Sodyum karbonat; pH düşürücüler kadar yakıcı olmadığı için, özel talimatlar ya da uyarılar bulun-mamaktadır. Hidroksit çok yakıcı olduğundan çok dikkatli kullanılmalıdır.
6. pH VE BALIK SAĞLIĞI
Her bir balık türünün tercih ettiği belli bir pH aralığı vardır. Bu aralığın dışındaki pH’larda sağlık so-runları meydana gelebilecektir. Suyun pH’sındaki bir düşüş metabolizmanın azalmasına ve pH’daki artış metabolizmanın artmasına yol açmaktadır (Atay ve Pulatsu, 2000). Bu nedenle düşük ve yüksek pH de-ğerleri balıklar için zararlı ve neticede öldürücüdür. pH değerinin 6,5-8,0 arasında bulunması en uygun ya-şama ortamı olarak kabul edilir. Sazan da bu değerler arasındaki sularda en iyi gelişmeyi göstermektedir. 4,5-5,0 arasındaki pH değeri ve 10,8 pH den büyük değerler sazanlarda öldürücü olmaktadır. 5,0-6,5 ve 8,0-10,9 pH değerleri arasında ise sazan rahatsız ol-makta, beslenme bozuklukları başlamakta ve buna bağlı hastalıklar meydana gelmektedir. Koi balığı 7,0-8,5 pH aralığını tercih ederken, bazı tropikal balıklar hafif asidik suları tercih ederler (Çizelge 3).
Çizelge 3. Bazı balık türleri için tercih edilen pH değerleri
pH’nın birçok şekli balık sağlığını etkileyebilir. a) Yüksek asidik veya alkaliniteye sahip sular direk olarak deri, solungaç ve gözeneklerde fiziksel bir ha-sara neden olabilir. Uzun süre öldürücü pH seviyesinin altında kalırsa strese neden olabilirler. Mukus üretimi artar epithelial hyperplasia meydana gelir.
b) Balıklar aynı zamanda sürekli kendi pH aralığını tanımak zorundadır. Hatta kan pH’sındaki küçük bir dalgalanma öldürücü olabilir. Sudaki ekstra pH değer-leri kandaki pH’yı etkiler ve sonuç olarak ya asidosis ya da alkolosis ile sonuçlanır.
c) Bütün balıklar için gerekli olan normal bir pH yoktur. Farklı pH seviyesindeki göl, nehir, havuz ve okyanus orijinli balıklar olduğu için balıkların ihtiyaç-ları da farklıdır. Tuzlusu balıkları pH 5,5 ile 7,5 arasın-daki nötr ve asidik sularda gelişirler.
d) pH sabit değildir, günlük değişimler meydana gelir. Tipik olarak geceleri düşer, gündüzleri yükse-lir. Bunun sebebi fotosentez olarak açıklanabilir. Bu büyük dalgalanmalar balık sağlığına zarar verir. Hat-ta ölümlere neden olabilir. Özellikle hasta ve yavru balıkları etkiler. Bu pH aralığı balıkların tercih ettiği aralıklarda olmasına rağmen balıkların strese girme-lerine neden olabilir.
e) pH’daki değişiklikler birçok çözülmüş bileşik-lerin toksikliğini etkileyecektir. Ör; pH aralığı arttığı zaman amonyak daha toksik olacaktır.
f) pH’daki değişikliklerin bazı genel hastalık uy-gulamalarında etkili olduğu görülmüştür. Özellikle tedavi yapılırken (genellikle sert sularda) pH miktarı önemlidir. Ör: Chloramine – T düşük pH’da daha faz-la toksik etki yapar. Potasyum permanganat yüksek pH’da daha etkilidir.
Balık ve akuatik yaşamda pH’nın değişen düzeyle-rinin bazı etkileri aşağıdaki Çizelgede verilmiştir Suyun pH değeri devamlı sabit kalmaz. Sudaki ki-reç miktarı ve su bitkilerinin yaşam faaliyetlerine bağlı olarak sürekli değişme gösterir. Aynı zamanda toprağın asitlik derecesi ve su akış miktarı pH değiş-meleri üzerinde etkendir. Çoğu zaman ilkbaharda su altı bitkileri, fitoplanktonlar ve alglerin havuz suyu içinde çok artması pH değerinin fazlaca yükselmesi-ne neden olmaktadır. Zaman zaman bu bitkisel or-ganizmaların havuzlardan temizlenmesi ve alınması gerekir. Kireç bakımından fakir sularla beslenen ve asitli topraklarda kurulan havuzlarda ise pH değeri sürekli düşmeler göstermektedir. Sudaki çözünmüş kireç miktarı azaldıkça pH değişimleri büyük olmak-tadır, aksi halde sudaki kireç miktarı fazla ise pH az değişiklik göstermektedir. Sudaki pH değerinin azalması havuzda kireçleme yapılarak düzenlenebi-
lir. Bu nedenle havuz suyunda sürekli olarak pH kon-
trolünün yapılması gereklidir. Bu amaçta pratik test
kağıtlarından ve indikatör çözeltilerden yararlanı-
labilir. pH ölçümü için küçük taşınabilir elektronik
cihazlardan (pH metre) da yararlanmak mümkündür.
Bu aletlerin kullanılması oldukça kolay ve pratiktir.
Özellikle büyük işletmelerin pH metre bulundurması
yararlıdır.
KAYNAKLAR
ATAY,D., PULATSÜ, S., 2000. Su kirlenmesi ve kontrolü, A.Ü. Zi-raat Fakültesi, Yayın no:1513, Ders Kitabı:406, 292 s, Ankara.
MUTLUAY, H., DEMİRAK, A., 1996. Su kimyası, 83-84 s, Beta ba-sım yayım dağıtım A.Ş., 1996, İstanbul.
FAO, 1971 Rep. of the FAO Techn. Conf. on marine pollution and effects on living resources fishing, Rome.
GESAMP, 1976. Rewiew of harmful substances. Reports and Stu-dies. UN, Rome.
MASON, C. F., 1981, Biology of freswater pollution. Longman London.
NICOL, C. J. A., 1967 Biology of marine animals. Pitman Pa-perbacks NY
', 'Ph Derecesinin Suyun için Önemi, Ph Önemi', 'Suyun Ph İçin Önemi', 'pH suyun kimyasal bileşimini yansıtan en önemli pa-rametredir. Akarsularda pH’nın bulunuşu ve yoğunluğu suyun akışına biyolojik olaylara ve kimyasal yapısına bağ-lıdır. Aynı zamanda suyun verimliliğini göstermesi açısın-dan da büyük önem taşımaktadır. Asit karakterdeki ( pH 5 civarı) suların verimliliğinin düşük, alkali karakterde-ki suların ise daha verimli olduğu bilinmektedir.', 'Ph Derecesinin Önemi', 'ph, su, ph derecesinin suyun için önemi,');